21 Ekim 2016 Cuma

AVUKATLIK HALLERİNDEN BİR DEMET...

Mesleğimi seviyorum. Sonradan şikayet ediyorum gibi görünebilir diye önceden söyleyeyim dedim. Ne kadar çok avukat var diyorsunuz eminim tabelalara bakarak. Evet kalabalığız, sayıca çok görünüyoruz ve çoğumuz elimizden geleni yapıyoruz. Ekonomik sorunlarla boğuşanlarımız olduğu gibi lüksün dibine vuranlarımız da var. Dışarıdan para içinde yüzüyor gibi algılanıyor muyuz bilmiyorum ama ben çocukken avukatlar öyle görünüyordu. Şimdilerde belki sayıca çoğalmamızdan dolayı anasının gözü , para elinin kiri tiplerden olmadığımız anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

Neyse anlatmak istediğim maddi koşullar değil. Mesleğimizin hissi boyutu. Bazı meslekler vardır ve biz onlara iyi günümüzde gitmeyiz. Çok mutluyum avukatımı göreyim acaba bugün keyfi nasıl diye düşünülmez. Dertler anlatılır anlatılır, bazen ağlanır. Bazen bizim elimizden bi şey gelmez çaresizlik hissederiz, çay söyleriz, kolonya ve mendil uzatırız, her şey daha iyi olacak umutsuzluk yok deriz. Bizler yani lüksün dibine vuramayan ve vuramayacak olanlarımız, acısının acısını yaşayanlarla her gün karşılaşırız. Sokakta, telefonda, ofisimizde. Sizin ağladığına hiç şahit olmadığınız dağ gibi adamların çocuk yüreğini biz görüyoruz. İnsan olmanın haysiyetinin süründüğü yerlerde de varız, sevinçten ağlayanların da yanındayız. Cezaevlerinde yaşananları görürüz, bazen mahkumların esprilerine, yaşama azimlerine hayran kalırız. Dışarıdakiler iyi, sen de iyi ol deriz. Vesselam bazen avukat mıyız, psikolog muyuz, yaşam koçu muyuz belli olmuyor. Bazen günler çok teselli, az para, çok iş, çok umut dolu geçiyor. Bazı günler bana bunları yazdırıyor...

Sezen

Hiç yorum yok: