13 Aralık 2016 Salı

KONUŞMAK



Bağırıp kırmıyorsam da kimseleri
Kırmayı bilmediğimden değil
Kırılmayı bildiğimden..
Varsın konuşup dursun herkes,
Bilen bilmeyen belli olur elbet.
Bir gün kelimeler ağır gelirse,
Taşımaktan yorulursam,
Yine de onlar gibi her yerde,
Dökülüp saçılmam...

Sezen

ATAOL BEHRAMOĞLU


Oysa insan olmak
Çoğalabilmektir başkalarıyla
İnsansın, birinin canı yanarken
Senin de canın yanıyorsa!

Ataol Behramoğlu



11 Kasım 2016 Cuma

ÇOCUK




Büyüdün mü çocuk,
Hala korkuyor musun?
Büyüklerin dünyası,
Bir yıldız kadar uzakta mı hala,
Hayallerine gülüyorlar mı?
Vazgeçtin mi hayal kurmaktan,
Avuçlarında tutabiliyor musun hayatı?
Yoksa toparlayıp verdiler mi eline,
Yaşayamadığın günleri de..

Üzgünüm çocuk,
Biz de eskiden küçüktük
Hayallerimizi hep unuttuk!
Seni hiç anlamadık,
Bizi affetme çocuk!

Sezen

9 Kasım 2016 Çarşamba

MUSTAFA KEMAL


atilla ilhan atatürk ile ilgili görsel sonucu

dağ başını efkâr almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşından kana kesmiş gözlerim
ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz altmış üç yetim
yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
her geçen seni bizden parça parça götürür
mustafa'm mustafa kemal'im

diz dövdüm
gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna
sakarya'nın suları nâmın söyleşir
hemşehrim sakarya öksüz sakarya
ankara'dan uçan kuşlar
kemal'im der günler günü çağrışır
kahrolur bulutlara karışır
gök bulut yaşmak bulut
uca dağlar dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir
mustafa'm mustafa kemal'im

nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
şol yüzünde güneş südü sıcaklık
ellerinden öperim mustafa kemal
senin dalın yaprağın biz senin fidanların
biz bunları yapmadık
sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal
elsiz ayaksız bir yeşil yılan
yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal
hani bir vakitler kubilay'ı kestiler
çün buyurdun kesenleri astılar
sen uyudun asılanlar dirildi
mustafa'm mustafa kemal'im


karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor
dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor
bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru
yattığı yer nur olsun mustafa kemal
ben ölümden korkmam diyor
korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu
değirmen döndü dolandı yıllar oldu
bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir
o bize öğretmedi kazan kaldırmasını
günahı vebali öğretenin boynuna
erdirip oldurana ana avrat sövmesini
yüreğim kırıldı kanım kurudu
var git karadeniz var git başımdan
mızıka çalındı düğün mü sandın
bir yol koyup gideni gelir mi sandın
mustafa'm mustafa kemal'im

ankara'nın taşına bak
tut ki baktım uzar gider efkârım
çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım
gözlerimin yaşına bak
ankara kalesi'nde rasattepe'de
bir akça şahan gezer dolanır
yaşın yaşın mezarını aranır
şu dünyanın işine bak
mustafa'm mustafa  kemal'im





Attila İLHAN

10 KASIM

21 Ekim 2016 Cuma

AVUKATLIK HALLERİNDEN BİR DEMET...

Mesleğimi seviyorum. Sonradan şikayet ediyorum gibi görünebilir diye önceden söyleyeyim dedim. Ne kadar çok avukat var diyorsunuz eminim tabelalara bakarak. Evet kalabalığız, sayıca çok görünüyoruz ve çoğumuz elimizden geleni yapıyoruz. Ekonomik sorunlarla boğuşanlarımız olduğu gibi lüksün dibine vuranlarımız da var. Dışarıdan para içinde yüzüyor gibi algılanıyor muyuz bilmiyorum ama ben çocukken avukatlar öyle görünüyordu. Şimdilerde belki sayıca çoğalmamızdan dolayı anasının gözü , para elinin kiri tiplerden olmadığımız anlaşılmıştır diye düşünüyorum.

Neyse anlatmak istediğim maddi koşullar değil. Mesleğimizin hissi boyutu. Bazı meslekler vardır ve biz onlara iyi günümüzde gitmeyiz. Çok mutluyum avukatımı göreyim acaba bugün keyfi nasıl diye düşünülmez. Dertler anlatılır anlatılır, bazen ağlanır. Bazen bizim elimizden bi şey gelmez çaresizlik hissederiz, çay söyleriz, kolonya ve mendil uzatırız, her şey daha iyi olacak umutsuzluk yok deriz. Bizler yani lüksün dibine vuramayan ve vuramayacak olanlarımız, acısının acısını yaşayanlarla her gün karşılaşırız. Sokakta, telefonda, ofisimizde. Sizin ağladığına hiç şahit olmadığınız dağ gibi adamların çocuk yüreğini biz görüyoruz. İnsan olmanın haysiyetinin süründüğü yerlerde de varız, sevinçten ağlayanların da yanındayız. Cezaevlerinde yaşananları görürüz, bazen mahkumların esprilerine, yaşama azimlerine hayran kalırız. Dışarıdakiler iyi, sen de iyi ol deriz. Vesselam bazen avukat mıyız, psikolog muyuz, yaşam koçu muyuz belli olmuyor. Bazen günler çok teselli, az para, çok iş, çok umut dolu geçiyor. Bazı günler bana bunları yazdırıyor...

Sezen

15 Ekim 2016 Cumartesi

ÇELİŞKİ




Söyleyince anlamı kalmıyor sanki
Söylemezsen dert olur, içinde büyür.
Çok laf usandırır belki ama
Anlatamamak öldürür.

İkisinin ortasını, işin özünü bulmalı,
Konuşmadan anlatmayı da denedik.
Kimse anlamadı.

sezen

12 Ekim 2016 Çarşamba

BİLDİĞİN GİBİ DEĞİL



Toprak olmuş toz,
Ev dediğin beton.
Herkes herkese dokunuyor,
Kimse kimseyi hissetmiyor.
Bağırıyoruz alabildiğine,
Kimse kimseyi duymuyor.
Yalnızlıktan korkar olmuşuz,
Yakasına yapışmışız insanoğlunun,
Aslında kimse kimseyi sevmiyor!

Biz çok değiştik!
Artık bildiğimiz gibi değiliz.
Sandığımız kişi hiç değiliz.
Bizi sorarsan buralarda,
Ne kimseye yaranabildik
Ne de bir şey başarabildik.
Bilme bizi, bırak boşver,
Bildiğin gibi değiliz..


SEZEN

ELİMDEN GELEN BU


atilla ilhan ile ilgili görsel sonucu


Elimden gelen bu ben iki kişiyim 
Çoğalmak neyse ne azalmak zor 
Birisi seni her an bırakıp gittiğim 
Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor 
Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim 
Gözlerine kirli bir bulut getirdim 
Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor 

Elimden gelen bu ben iki kişiyim 
Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor 
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o 
Bir yerin üşüse onun sıcaklığı 
Öbürü en içten çağrını işitmiyor 
Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o 
Bakışları kıyısız deniz uzaklığı 

Elimden gelen bu ben iki kişiyim 
İkisi birden çıkmaya uğraşıyor 
Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim 
Birisi yeni baştan serüvene başlamış 
Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor 
Çoğalmak neyse ne azalmak zor



ATTİLA İLHAN





DEĞMEZ




Bazen konuşmaya değmez,
Nasılsa bir cevabı vardır.
O, her şekilde haklıdır.
Nedense bir onun, her hakkı saklıdır!
Kim suçlu, kim güçlü,
Karışmış bence kafası,
Susmakta buldum çözümü
Bazen gerçekten "değmez"...

Sezen

7 Eylül 2016 Çarşamba

BAŞKA BAŞKA




Derdini bilmedik, dermanını görmedik
Önümüze çıkmazsan kimsin demedik
Tanımaya çalışmamışız birbirimizi.
Benim gibi gülermişsin.
Gözyaşların varmış,
Güçlü görünmek ardına sakladığın.
Çarpıştık ya bundan sonra,
İnsanız, değerimizi bilelim.
Sen başka, ben başka olsak ta
Görmeden geçmeyelim...

Sezen

31 Ağustos 2016 Çarşamba

HASRET


"Derdini bilemedik,
Dermanın olamadık Gazi Paşa
Sana hasretimiz canü yürekten..." Turgut Uyar



BİZ




Biz insanları sevdik,
Çocuk, genç, yaşlı.
Gözlerinden dökülen yaşların,
Masumluğuna inandık.
İnsan olmanın hatırı için,
Bir omuz olduk, tutacak bir dal olduk.

Biz insanları sevdik,
Çocuk, genç, yaşlı.
Güldü mü gözlerinin içi sevinçten,
Unutup kendi derdimizi,
Hissedebildik yüreğinin ezgisini,
Söyledik şarkısını beraber..

Biz insanları sevdik,
Çocuk, genç, yaşlı.
İnsan olmak gerek dedik,
Düşenin dostu olmazmış gördük,
Bir tekme de sen vurma dedik,
Hep insan kalmaya çalıştık,
Giden gitti, biz gitmedik..


Sezen

VEDAT TÜRKALİ


Düşündüğünü söylemeye korkmaya başladı mı kişi, düşünmekten de korkmaya başlar.

Vedat Türkali


31 Temmuz 2016 Pazar

İSTEMEM




Uzun zaman bekleyince
Hevesin de kalmıyor zira
Alışıyorsun..
Tembellik belki de artık bilmiyorum.
Zamanın yaptığı bir şey daha işte
Yoruluyorsun..
Bir şey istemiyorsun,
Ki istesen ne olacak?
Her şey aynı kalsın yeter!
Kötü insanlar her yerde
Üzülüyorsun!


Sezen

İNAT




Kimse söyledi diye değil
İnadımdan umutluyum!
Daha çok vakit var diye dolaşırken,
Kaçırdığım vapurlar derdine yansın.
Zor günler geçince,
Belki biraz daha büyüdüğümde,
Her şey gönlümce olabildiğinde,
Vapurlar beni bekleyecek
Bensiz hiç bir yere gitmeyecek!

sezen

ECE AYHAN

18 Haziran 2016 Cumartesi

BEYAZ TÜLBENT




Evinin önündeki kaldırımı süpüren teyze geldi aklıma.Beyaz tülbentli teyzeyi her gün geçtiğim yolda ya evinin küçük penceresinde ya da kapısının önünde görürdüm. İşlek caddede kaldırım dahi olsa süpürdüğü yer onun kapısının önüydü ve temiz olmalıydı işte. Uzun zaman oldu ve o yaşlı  teyze ile müstakil evinin yerine apartman dikildi.Işıklı mışıklı, son derece modern görünüşlü, fiyakalı bir apartman.Apartmanın önündeki kaldırımı süpüren yok, apartmanın küçük, kendisi gibi küçük saksı çiçeği olan tül perdeli penceresi de yok. Apartman oldukça görkemli görünse de beyaz tülbentli teyzenin evi kadar güzel değil zaten...

Yıllardır aynı yolu yürürüm.Evim ve işim arasındaki hareketli caddenin kaldırımlarıyla birbirimizi iyi tanıyoruz.Hep önüme bakarak dalgın yürüdüğümden vitrinlerden çok kaldırım taşlarını görürüm.Dükkanlar sık sık değişiyor, eskiden fırın olan yerde başka bir şey satıyorlar artık mesela.Alış veriş için ideal caddemizde beyaz tülbentli bir teyze daha vardı yıllar önce. Kapısının önünde küçük bir oturağa oturmuş yoldan geçip gidenleri seyrediyordu onu gördüğümde.Sabah saatleriydi ve ben "günaydın teyze" demek istedim. Hızlı yürüyordum ve desem mi demesem mi diye düşünürken geçip gittim.Düşündüklerimi dile getirmek için çoğu zaman geç kalırım böyle. Babaannem de bahçe kapısını açar arkasına geçer ve gelen gideni seyrederdi rahmetli. Belki onu hatırladığımdan, beyaz tülbentli teyzeyi kapısının önünde bir kez daha görürsem günaydın  demeyi kafama koymuştum. Bir süre sonra o kapının önünde teyze yerine cenaze yıkama aracını gördüm. Bir daha da o teyzeyi hiç göremedim zaten. Geç kalmamak lazım içimden geçenleri geç olmadan söylemem lazım ama zaman benden daha hızlı.Beyaz tülbentli teyzeler yok artık, babaannem de yok. Bana kalan hatırlamak ve özlemek maalesef..


SEZEN


13 Haziran 2016 Pazartesi

DAHA




Hep ertelediysek yaşamayı
Öğrenecek çok şey vardı.
Olgun olacaktık biz de, daha çok vardı.
Saçımıza dolduysa aklar ne çıkar!
Okunacak kitaplar, ezberlencek şiirler vardı.
Görmedik daha yabancı diyarları,
İçmedik kana kana sularından,
Hayallerimize ramak kaldı.
Daha erken, daha erken
Yapacak işlerimiz var!
Çökmesin yorgunluk üzerimize
Görecek günlerimiz var.
Bak daha yenilmedi düşman!
Zaman lazım, daha çok zaman...

Sezen

ARKADAŞ DÖKÜMÜ



Evvela dişlerimiz döküldü
Sonra saçlarımız
Arkasından birer birer arkadaşlarımız
Şu canım dünyanın orta yerinde
Yalnız başına yapayalnız
Kırılmış kolumuz, kanadımız
Tatlı canımızdan usanmışız
Bir şüphedir sarmış yüreğimizi
Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi
Bir şüphedir demir atmış ciğerimize
Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi
Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun
Bir çalım bir kurum hepimizde
Nereden inceyse oradan kopsun
Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalar
İşte: Hamsiler sürü sürü
Arılar bölük bölük geçer
Leylekler tabur tabur
Ya bizler? Eşref-i mahlukat!
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz
Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur
Bizler sürü sepet
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz.

 Bedri Rahmi Eyüboğlu

25 Mayıs 2016 Çarşamba

DEĞER Mİ?




Kendi kendine kalınca düşünüyor insan,
Doğuyorsun, yürüyorsun, büyüyorsun,
Çalışıyorsun, çabalıyorsun, koşuyorsun,
Düşüyorsun, kalkıyorsun, tekrar deniyorsun.
Ağlıyorsun, gülüyorsun, konuşuyorsun,
Savaşıyorsun, kaçıyorsun, küsüyorsun, barışıyorsun,
Yıkıyorsun, yapıyorsun, bozuyorsun, düzeltiyorsun,
Uğraşıyorsun, didiniyorsun, vazgeçiyorsun,
Yoruluyorsun, bıkıyorsun, susuyorsun,
Kalıyorsun, tıkanıyorsun, bitiyorsun...
Kaçınılmaz ölüyorsun...
Değer mi?
Bilmiyorsun....

Sezen

18 Mayıs 2016 Çarşamba

BANA KALAN





Kıymetini bil gözlerinin
O yorgun ellerinin.
Kim kaldı seni olduğun gibi seven,
İşe yaramasan da yollarını gözleyen,
Hatanı bilse de seni dinleyen,
Hep hazır, hep yanında,
Hep senden umutlu.
İyi ki var dediklerinden başka,
-Geçiyor herkes, gidiyor herkes-
Onlardan başka kim kaldı?
Sana, kaç kişi kaldı?
Sezen

30 Nisan 2016 Cumartesi

UÇURUM





...Zamanla değil, bir yerde
Benim olmayan bir şeyle yaşlanıyorum
Geçiyorum ilk şeklimi tüketerekten
Ağır ağır yanan bir tuğla harmanını
Billurdan sarkaçlarıyla.
Kalbim, sersemliğim benim..
Edip Cansever

SON SÖZ




Henüz kendimden verebiliyorken
Parçalanmış olsa da kalbim atarken daha
Görebilecekken iyi niyetini veya duygularını
Geleceğim deyip durmayı bırak
Geleceksen gel artık!

Çok yalan duydu kulaklarım
Aklım inanmadan kalbim inandı
Güzelliğini anlarken baharda aşkların
Bir mevsim daha geçsin demeyi bırak
Yağmur gibi yağ artık!

Kitaplarda mutlu sonlar seviyorum
İnsanlar kavuştuğunda daha güzel
Sözler suya yazılmış gibi oldu
Hayallerde, rüyalarda yaşamayı bırak
Ne yapacaksan yap artık!

Sezen


DELİ KIZIN AŞK ŞARKISI




bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi;
açarım gözkapaklarımı ve doğar herşey yeniden.
(sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
yıldızlar vals yaparlar, kırmızı ve mavi,
ve keyfi bir siyahlık dörtnal peşinden:
bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.
düşledim büyüyle beni yatağa çektiğini
ve çılgınca öptüğünü, delice şarkı söylediğini.
(sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
devrilir gökten tanrı, solar cehennem ateşleri:
melek ve şeytan’ın adamları çeker giderken:
bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.
hayal ettim söylediğin yoldan döneceğini,
fakat yaşlandım, artık unuttum ismini.
(sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
bir fırtına kuşunu sevmeliydim seveceğime seni;
hiç değilse baharda göğü şenlendirir gelirdi.
bütün dünya ölüme düşer kapattığımda gözlerimi.
(sanıyorum kafamdan uydurdum seni.)
sylvia plath

16 Nisan 2016 Cumartesi

SUÇLU




Ne kadar kaçsam da yakalandığım
Eski bir hatırasın, hafızamda ölü gibi yatan.
Hatalıydım, korkaktım, acemiydim.
Hani çocuk sayılmazsın ama büyümemiştir ruhun ya
O zamanlar çıktın karşıma işte.
Kim bilir, belki bir gün affederim.
O zamana kadar suçlusun yeryüzünde!

Sezen

TURGUT UYAR



..Hoşça kalsın en eskisi en yenisi aşklarımın
Gitmek mi, gitmek ne demek kaçacağım.
Kalbim bu rahatsızlık içinde bir bakarsınız
En güzel türküsünü söyleyebilir.
Benim gözüm yollarda sulardadır
Yıldızlara karşı bomboş uykulardadır.
Ne iş ne güç, ne çoluk çocuk
Eylese eylese beni kararımdan -olmaz ya-
Bir kadın eyliyebilir.

Bahar Hastalığı

8 Nisan 2016 Cuma

DELİ SORULAR



İç kırıklarını toplayıp adam olunur mu,
Çoğaldıkça insan büyür mü?
Amann booşveer dediğin zaman
Çocukluğa dönülür mü?

Huzura kavuştuğunu sandığında,
Kendini dinlemeyi bıraktığında,
Gelecek korkusuyla anlaştığında,
Artık yaşlanmış olunur mu?

Sezen

6 Nisan 2016 Çarşamba

SAKİN





Çok düşünmek,
Çok konuşmak
Çok koşmak yerine
bu gün  durdum...

Herkes, çok  düşünsün
Herkes çok konuşsun,
Herkes çok koşsun,
bu gün sustum...

Olduğum yerde,
Sessizce,
Sakince,
Gülümseyerek,
bekliyorum...

sezen

21 Mart 2016 Pazartesi

AKŞAM OLURKEN




Hangi dilden anlatsam,
Mesai dışı saatlerde hissettiklerimi.
Bildiğim kelimeler yetmiyor toplamaya,
Akşam üstlerinin düşürdüklerini.

İçimde doğan öyle mahsun,
Yanlış pencerede beklemişim hissi.
Buram buram yetersizlik, kırgınlık.
Bir anlamı yoktur zaten, bir süre sonra
Kime neden küstüğümü bile hatırlamam.

Bu pencerelerde eskidim biraz.
Aynı yollar yürümekle eskidi ayakkabılarım.
Her gün başka olsun diye umdum yıllarca,
Sadece aynadaki manzaram değişti.

O kadar kolay yıkılmıyorum artık.
İlk gençlikte masumdum, üzülüyordum.
Biraz daha sert vuruyorlar yalnızca
Düşmem bundan, korkmuyorum.
Kalbim eskisinden kuvvetli!

Sezen

11 Mart 2016 Cuma

BEN




Her şeyi anlatabilsem,
Oturup yazmazdım böyle,
Kelimelere sığınmazdım,
Gerçeklerden kaçmazdım gizlice.

Her şeyi bilebilsem;
Ağzıma yüzüme bulaştırmazdım.
Kim istemez hatasız olmak.
Gelecekten de korkmazdım.

Daha güçlü olabilseydim,
Belki inat etseydim,
Kalkıp gidebilseydim,
Yeniden başlayabilseydim.

Ben olmazdım mükemmel olsam.
Uçup kaçsam, kaçanı kovalasam,
Yalan yanlış işler yapsam,
Ben olmazdım, bu kadar dayanmasam!

Sezen

24 Şubat 2016 Çarşamba

SENİN İÇİN




Gördüğüm herkesten başka olduğun için,
Belki ben gayet sıradan olduğum için.
Umursamazlığı maske gibi taşıdığın için,
Belki fazla umursadığım için.
"Öylesine yalnız görünüyordun ki;
Öylesine korunmaya muhtaç!"
Asıl yalnız ben olduğum için.
Kendini çok önemsediğin için,
Kendimi çok kandırdığım için,
Tekrar tekrar yanıldığım için,
Hep çocuk kaldığım için,
Ondan işte, bu yüzden sevdim...

Sezen

23 Şubat 2016 Salı

YALNIZ FOTOĞRAFTA




Fotoğraflarda gülen kadınlar var,
Sadece fotoğrafları kalmış.
Bir de arkalarından edilmiş bir sürü laf!
Susmayı bile beceremediniz!
Gitmiş de meydan size mi kalmış!
Yaşarken öldürdüğünüz onca kadın arasında,
Cehenneme çevirdiğiniz dünyanın ortasında,
Vebali ateş gibi boyunlarınızda...
Fotoğraflarda gülen kadınlar olmayınca,
Dünya size mi kalmış?

Sezen

16 Şubat 2016 Salı

RUMİ

Ey gönül..!

Sevgi itirafı anlamında çok süslü laflar duydum..
Ama hiçbiri mahçup bir suskunluk kadar tesirli değildi...


"RUMİ "




15 Şubat 2016 Pazartesi

O DA YALAN




Anlamlar kaçıp gidince zor!
Nerede o eski çocuk inadım?
Vazgeçmişim, kesmişim umudumu,
Verilen sözler kadar gerçekler de boş..

Eskiden olsa inanırdım.
Kırılmaz tabaklar gibi,
Kırılmadım ama kendimden sıkıldım.
Kaldır at yüreğim; devir değişti,
Yeni yalanlar lazım, yüzler de eskidi...

Sezen

12 Şubat 2016 Cuma

YAĞMUR KAÇAĞI

AKILLIM




Öyle mükemmel tavrım
Zamane lafıyla 'bir tarzım'
Olmadı olmayacak artık anladım.
Zamanında yaptığım hatalardan bellidir;
Kusursuzluğu geçtim, hatta biraz saftım.
Çıkarımı hesaplamayı bile beceremedim
Yaş aldım, akıllanmadım.
Hesap kitap bilmediğimden,
Kalbimle karar verdiğimden,
İnsan kullanmayı bilemediğimden,
Bu saatten sonra bir şey değişmez!
Hala ahh hala safım!

Sezen

8 Şubat 2016 Pazartesi

APTAL




Yaşına bakıp aldanmamalı insanın
Yaş aldıkça akıllanmıyoruz.
Kendimden biliyorum ne değişti ömrümde?
Hangi doğruyu bulmuşum bir bakışta,
Hangi yanlıştan dönmüşüm bir çırpıda?
Şu yüreğin sıkışması bile aynı,
Aynı işte utangaç bakışlarım.
Eskidi biraz doğum tarihim o kadar
Değişmedi aptallıklarım!

SEZEN

ÖZDEMİR ASAF

30 Ocak 2016 Cumartesi

VAR MI?




Okuyamaz oldum ve göremez,
Ne kadar acı var sokaklarda.
Sorsan herkes birbirine düşman.
Çocuklar ölüyor duyuyor musunuz?

Yazmasan olmaz, yazsan anlatamıyorsun
Topraklar doydu siz doymadınız öldürmekten!

Hava soğuk, insanlar soğuk
Ölmeyi göze almış, ölmekten kaçarken
Var mı bir yerlerde umut?

Sezen

16 Ocak 2016 Cumartesi

HATIRA




Hatıraların bir değeri var mı?
Kırık dökük, unutulmak istenen günlerin.
Satılmaz pazarda, tartılmaz terazide.
Bir kahve bile etmez kırk yıl sonrasında.
Ama;
Pusuda bekler senelerce,
Elini ayağını bağlayabilir,
Seni kendinden edebilir,
Ansızın hatırına gelince...

Sezen

NAZIM HİKMET-SEN


En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..

En güzel günlerimin üç mel'un adamı var:Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..Sana gelince...Yazıyorsun..Okuyorum..Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..Ne yazık!..Ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var; senin
ve benim
en güzel günlerimiz..

Kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun: günde on kaat,
bir çift rugan pabuç, sıcak bir döşek ve üç yüz papellik rahat
için...
En güzel günlerimin üç mel'un adamı var:Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi...Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...Sana gelince...

Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..


N.Hikmet - 1933

11 Ocak 2016 Pazartesi

YİNE UMUT



Bağışlarsın herkesi gün gelir.
Unutmak mı, aldanmak mı yeniden?
Kimbilir bu inanç nereden gelir,
Bıkmışsın insanoğlundan, yalanlarından
Nereden çıktı şimdi kelimelere güven?

Yılgınlık değil bu.
Bilirsin, aynı kuşlar değildir baharda gelen.
Aynı olacağını düşlemek seneye,
Aynı yolları yürüyeceğine emin olmak neden?

Gün doğmadan neler doğar demişler.
Umut kanımıza işlemiş, gün doğar yine.
Her defasında iyiniyet göstermişiz.
Belki aldatmaz bizi, yeni gelen!

SEZEN

7 Ocak 2016 Perşembe

ÇIĞLIK




Yağmurda dolaşsam
Boş versem bütün kurallara
Sokak ortasında bir çığlık gibi
Herkes baksa, sonra dönüp gitse
Belki ben de
Görmezden gelebilirim kendimi..

SEZEN

EDİP CANSEVER



Bir taş atarsın, taş nereye düşerse
Mutlaka bir köşebaşıdır
Çünkü yüreğin daralmıştır ve kıştır
Kullanılmamış bir sicim gibidir soğuk
İşte bak her kestaneciye sapsarı bir köşebaşı kalmıştır.
Şimdi bir şamandıra denizin yüzünde
Durulmamış bir anı gibi kendini salmıştır.
İçimizde birbiriyle konuşan yaprak bolluğu
Yalnızlık bir başına kalmıştır...
Edip CANSEVER

CEMAL SÜREYA




Kırmızı bir atkı al sade yalnızlığı saklar,
Edip Cansever okuma bu mevsim ruhunu sakatlar...
Cemal Süreya