9 Nisan 2010 Cuma

DOST NE İŞE YARAR?

DOST
“Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.

İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.”
CAHİT KÜLEBİ


İnsanların terörle yatıp, krizle kalktıkları, günün yorgunluğunu Irak ve Lübnan halkının üstüne atılan bombaları izleyerek (sadece izleyerek) geçiren bir dünyada dostluğun önemini size nasıl anlatırım? Yoksa dostluk size hiçbir karşılık beklemeden değer veren, sizi seven, sizin her türlü iyiliğe ulaşmanızı isteyen birisine, hiçbir karşılık beklemeden, değer vermek, sevmek, onun her türlü iyiliğe ulaşmasına yardım etmek olabilir mi acaba?
Ölümsüz düşünür Sokrates'e öğrencileri sormuş: Dostluk nedir? Sokrates de onlara şu yanıtı vermiş; "Çocukluğumdan beri arzuladığım bir şey vardır. Kimi insan atları olsun ister... Kimi insan köpekleri. Kimisi altını, kimisi de şanı, şerefi; bense bir dostum
olsun isterim..."
İnsan olarak pek çok şeye sahip olmak istiyoruz.Şan, şöhret istiyoruz, evler, arabalar istiyoruz. Bankada para, kasalarda döviz, evimizde antika istiyoruz. Herkes bizi sevsin, bizi tanısın istiyoruz. Dostlara sahip olmayı kaçımız istiyor peki? Evet, kabul ediyorum, insan birçok kişiyle beraber mükemmel dost olamaz ama pek çok kişinin dostu olabilmeyi kimler istiyor? Bu herkesin bizi sevmesini istemekten başka bir şey. Çünkü dost olabilmek, yeri geldiğinde fedakarlık yapabilmek, bazı şeylerden vazgeçebilmek demek. Dostluklarımızın temelini bencil çıkarlarımız üzerine kurmadan; sevgi, saygı ve beklemeden vermeye dayandığını kavrayabilmemiz gerekir.
Gazetelerde okuyoruz, TV'lerde seyrediyoruz, sağda, solda konuşmalarda adı geçiyor:
Güzel yemek yeme dostu, edebiyat dostu. Türk Sanat Müziği dostu, çocukların dostu, halkın dostu.. Bu dostluklar nasıl oluşuyor? Bir şeyi sevmek onun dostu olmak anlamına gelmez elbette. Gerçek dostluk iki insan arasında kurulan dostluktur.
Dost Olabilmek önemlidir ama en az onun kadar önemlisi de dost kalabilmektir. Dostluk iki kişinin karşılarına çıkacak sorunlara karşı mücadele etmesi midir, birbirine destek olması mıdır ?Elbette öyledir. Birinin eksik kaldığı noktada diğerinin tamamlayıcı olması mıdır? Elbette öyledir.Gerektiğinde onun uğruna fedakarlık yapmak mıdır?Elbette öyledir. Bu noktaya kadar gelen aşamalardan birinde darbe aldıysa dostluğunuz zaten karşınızdaki insanın aslında dostunuz olmadığını çoktan anlayabilmişsiniz demektir. Gerçek dost, düşebileceği noktada dostunu kollayandır; her işinde ona baş sallayan değil... “Biri gerçeği duyurmak istemediği, öteki yalana hazır olduğu zaman dostluk, dostluk olmaz” demiş Cicero. Dostluk yeri geldiğinde acı da olsa gerçeği söyleyebilmektir.
Kendimize verebileceğimiz en iyi hediye, iyi bir dosttur.Gerçek dostu, iki elimizle birden tutmamız gerekir.Bazen dostlarımız da incitebilir bizi. Hepimiz insanız sonuçta.Ama bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır.Bu yüzden en çok dostlarımızı incitmekten korkmalıyız. Eğer yargılamadan önce dinlemeyi öğrenebilirsek, herkesle dost olma şansımız vardır aslında.

Hiç yorum yok: